ανά περίπτωση έχει έννοια
talep, emir, yol açma, zorlama, neden olma, destek, izin, yardım, sağlama
ettirmek: /a/ to have {someone} do or make {something}.
προσοχή στην πτώση του αντικειμένου
ανάλογα με το ρήμα - αμετάβατο ή μεταβατικό -
αιτιατική ή δοτική
Ekonomik kriz cüzdan yıkattı.
Erdoğan için yolları gülsuyu ile yıkattı.
Cumhuriyet Halk Partisi İlçemizdeki 18 Camiyi temizletti.
Ünlü aktris Pamela Anderson, katıldığı televizyon programında gösterdiği dekoltesi ile yine göğüslerini konuşturdu.
Bu afişler Erdoğan'ı fena kızdırdı!
'Türkiye, NATO'ya prestij kazandırdı' - Abdullah Gül, dönüş yolunda konuştu, Türkiye'nin tavrının NATO'ya prestij kazandırdığını söyledi.
MHP'li Başkan AKP sözcüsünü konuşturmadı.