Πέμπτη 17 Ιουνίου 2010

Duvar Yazıları (...σύγχρονες παροιμίες)



İkimiz de mutluyuz. Sen beni seviyorsun, ben de beni.

Allah’ım,kendim için bir şey istemem ve istemiyorum. Ama anama güzel ve paralı bir gelin nasip et.

Sevgilim,seni görünce gözlerim dolar,ellerim mark,kulaklarım sterlin.

Ayağını sıcak tut, başını serin; kendine bir iş bul,kahve olmasın yerin.

Ya olduğun gibi görün, ya da gözüme görünme.

Yuvayı dişi kuş yapar, bir başka dişi kuş yıkar.

Bakarsan bağ olur,bakmazsan göremezsin.

Hayatım boyunca kararsız biriydim. Ama şimdi bundan emin değilim.

Güvenme dostuna diyen dostuna güvenme.

Kopyayı çeken sıfırına katlanır.



Hayatı komedi sananlar son espriyi iyi düşünsün.



Ölüm nefis bir şeydir. Bu yüzden çoğunlukla sona bırakırlar.



Her türlü iyi niyetleriniz itinayla suistimal edilir.



Çok sevdiğim canımı kaybettim .Hükümsüzdür.



Canımı emanet edebileceğim bir can dostu arıyorum. Bulana canım feda.



Gözler kalbin aynasıysa, çok kara kalplisin.



Moda o kadar çirkindir ki,onu her altı ayda bir değiştirirler.



Artık televizyon okuyor,kitap seyrediyoruz.



Tomurcuk derdinde olmayan ağaç,odundur.



Pop şarkıları gitgide klibikleşiyor. Daha da artacağına klibimi basarım.



Diyet ettim şişmanlıktan kurtulmaya.



Dilimize sahip çıkalım please.



Bizi çekemediler. (Kamera bozukmuş.)



Türküm, doğruyum, çalışkanım, zengin bir bayanla evlenmek istiyorum.



Beni bir sen anladın. Sen de Arapsın.



Kötü şans da olmasa şansın yüzünü göremeyecektim.



Hay aklınla bin yaşa dediler. Anında ölüverdi.



Köfteni ye. Ayranını iç. Etliye, sütlüye karışma.



Vicdanı tertemizdi. Onu hiç kullanmamıştı.



Parayı sevmiyorum ama görünce sinirlerim yatışıyor.



Hasret kaldım gözlerinin rengine. Çıkar artık şu lenslerini.



Dilenciden dayak yedim. Verilmemiş sadakam varmış.



İlahi Azrail. Sen adamı öldürürsün.



Şeref karın doyurmuyor, bari çayını içelim.



Çok yaratıcı birisiyim, acayip sorun yaratırım.



Zalim Neron, Roma’yı yaktın da Roma hukukunu niye yakmadın?



Geldim, gördüm, yemedim. (Yemekhane duvarı)



Öğrenciyi altın sınıfa koymuşlar ille de teneffüs demiş.